Paleolitik çağda taşları birbirine sürterek ilk kez “kullanılabilir” kesici aletler elde eden Kenyanthropus’tan, 21. Yüz yılda ofis asistanı ASIMO’yu tasarlayan Homo Sapiens’e insan türünün basit bir dürtüsel amacı var:
Yaptığı işi daha kolay hale getirmek!
İnsanlar bu amaçları doğrultusunda M.Ö. 12000’de avlanırken kullanmak için yaptıkları aletleri tasarlaması ile başlayıp, günümüzde kullandığımız mutfak aletinden, CNC tezgâhlarına kadar uzanan çeşitlilikte bazılarından haberimizin bile olmadığı birçok araç tasarlamıştır.
Tabii tasarlanan araçların yaygınlaşması ile de bu araçların insanlar tarafından kullanım biçimi önem kazanmıştır.
Tam bu noktada ise “Ergonomi” disiplini devreye girmektedir. Ergonomi kelimesinin kökü ise tabii ki Yunancadan ve “Ergos” (iş) “nomos” (yasalar) kelimelerinin birleşiminden gelmektedir.
Ergonomik deneyimlerin örnekleri Paleolitik çağda – yontularak sivrileştiren taşa bir sap takılarak daha kolay kullanımının sağlanması – bile görülüyor olsa da bunun bilimsel hale getirilmesi 18. yüz yılda Amerikan Makine Mühendisi olan F.W. Taylor tarafından yapılmıştır. Fakat Ergonominin asıl öncülerinin “iş ve zaman etüdü” ve “oksijen tüketimi” çalışmaları ile Mühendis ve Davranış bilimci olan F.B Gilbreth ve L.M. Gilbreth’dır. 1921 de ise Cambridge Üniversitesinde ilk deneysel laboratuvarı kurulmuştur. Türkiye de ise ders olarak ilk kez 1971 yılında İTÜ Endüstri Mühendisliği bölümünde verilmeye başlanmıştır.
İşte bu şekilde artık bir bilim dalı olan Ergonomi fiziksel, bilişsel, sosyal, organizasyonel, çevresel olarak kendi içinde de alanlara ayrılsa da aslında temelde Ergonomi, insanın fiziksel ve psikolojik özelliklerini inceleyerek makine ve çevre ile olan uyumunu doğal ve teknik olarak araştırma ve geliştirme çalışmaları bütünüdür diyebiliriz.
Ergonominin “resmi” tanımlarından sonra benim açımdan Ergonomi ise,
Üniversitemin son yılında yaptığım Tasarım çalışmasında ergonomi alanında bir çalışma yürütmek istedim ve çok değerli Hocam M. Rıza Adalı ile bir çalışma yürüttük. Yazımın sonunda bu çalışmadan en özet hali ile bahsetmek istiyorum.
Metot Etüdü yaptığımız bu çalışmada seçilen çalışanın “iş yapış biçimini “ izleyerek “iş elemanları” ve arasındaki bağlantılar süre ve yaptığı hareketleri video kamera ile kayıt altına aldım. Daha sonra iş yapış biçimini tekrar tekrar izleyerek buradaki vücudunu zorlayan hareketlerin kök sebebine odaklandım. Tezgâhtaki yerleşim biçimi yüzünden çalışanın sürekli omzunu ve belini döndürerek hareket etmesi gerekiyordu. Bu kapsamda incelenince tezgâhın yerleşim biçimi değiştirildi ve çalışan artık sadece kolunu hareket ettirerek aynı işi yapabilir duruma geldi.
Bunun zamansal olarak bize katkısı ise yaklaşık %40 verimlilik sağlamamız oldu. Paha biçemediğimiz katkısı ise bir insanın işi dolayısıyla bir rahatsızlık yaşamayacağından artık emin olmamızdı..
Her zaman belirttiğimiz gibi “Önce İnsan”.